Lasiad

Birlik ve Beraberliğimiz Üzerine

Ünlü düşünür İbn Haldun herkesçe bilinen eseri Mukaddime’de, toplumların dayanışma ve iş birliği içinde olmalarının, medeniyetlerin yükselmesinde kritik bir rol oynadığını belirtmiştir. Ona göre, “asabiyet” (toplumsal dayanışma) bir toplumun gücünü ve sürekliliğini sağlar. Farabi de “Erdemli Şehir” adlı eserinde, bir toplumun mutluluğa ulaşabilmesi için bireylerin ortak bir amaç doğrultusunda iş birliği yapması gerektiğini savunmuştur. Farabi, uyumlu bir toplumun ancak bireylerin erdemli davranışlarıyla mümkün olduğunu ifade eder. Mevlâna Celaleddin-i Rumi de insanların birlik içinde hareket etmelerini, sevgi ve hoşgörü temelinde bir araya gelmelerini öğütlemiştir. Mevlâna, “Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır” diyerek dayanışmanın önemini vurgulamıştır. Yunus Emre de dizelerinde “Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz” demiştir.

Türkiye’nin geleceğini şekillendiren en temel değerlerden biri şüphesiz ki birlik ve beraberliğimizdir. Toplumdaki farklılıkları birer zenginlik olarak görmek, ortak hedeflerde birleşmek ve dayanışma kültürünü güçlendirmek, milletçe daha güçlü bir yapıya sahip olmamız için olmazsa olmazdır. Birlik ruhu, hem ekonomik hem de sosyal kalkınmanın temeli olup, kriz anlarında da halkın el ele vererek zorlukları aşmasına olanak tanır. Birlik içinde hareket etmek, sadece geçmişten gelen değerlerimizi korumakla kalmaz, aynı zamanda daha güçlü ve müreffeh bir gelecek inşa etmemiz için de ilham kaynağı olur. Bu dayanışma ruhu, Türkiye’nin büyümesini ve gelişmesini sürdürülebilir kılan en temel taşlardan biridir. Türkiye’de birlik ve beraberliğin, tarihsel perspektiften bakıldığında, büyüme ve gelişme üzerinde önemli bir etkisi olduğu görülebilir. Bu etki, hem toplumsal dayanışmanın ekonomik politikalara yansıması hem de ulusal hedefler doğrultusunda ortak hareket etme kapasitesiyle şekillenmiştir. Türkiye’nin geçmişten günümüze uzanan serüveninde, bu unsurların ekonomik ve sosyal ilerlemeye nasıl katkı sağladığını rakamlarla ve dönemsel analizlerle inceleyebiliriz. Örneğin Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu (1923), birlik ve beraberliğin en net tezahürlerinden biridir. Kurtuluş Savaşı’nın ardından, ulusal dayanışma ruhu, yeni bir devletin temellerini atmada kritik rol oynamıştır. Bu dönemde, ekonomik büyüme sınırlı kaynaklarla sağlanmaya çalışılmış, tarım ve altyapı yatırımları öncelik kazanmıştır. 1960’larda Devlet Planlama Teşkilatı’nın kurulmasıyla, birlik ve beraberlik ruhu planlı kalkınma politikalarına dönüşmüştür. İthal ikamesi stratejisiyle iç pazara yönelik sanayi kuruluşları desteklenmiş, bu da ekonomik büyümeyi tetiklemiştir. 1963-1977 arasında yıllık ortalama GSYİH büyüme oranı %6 civarında gerçekleşmiştir. Bu dönemde, toplumsal dayanışma, iş gücü ve sermayenin sanayileşme hedefleri doğrultusunda bir araya gelmesini sağlamış, özellikle Anadolu’nun bazı bölgelerinde ekonomik canlanma başlamıştır. 24 Ocak 1980 Kararları ile Türkiye, ithal ikameci politikaları terk ederek dışa açık büyüme stratejisine geçmiş, piyasa ekonomisinin kurumsallaşması yönünde adımlar atmıştır. Bu dönemde, ulusal birlik, ihracata dayalı büyüme hedefinde kendini göstermiştir. 1980’de 2,9 milyar dolar olan ihracat, 1990’da 12,9 milyar dolara yükselmiştir. Birlik ve beraberlik, Laleli gibi, Anadolu Kaplanları gibi yeni ekonomik aktörlerin ortaya çıkmasını desteklemiş, bölgesel kalkınmada önemli bir rol oynamıştır. 2000’li yıllarda ise bu ivme devam etmiş; 2002-2007 arasında yıllık ortalama GSYİH büyümesi %7,4’e ulaşmıştır. Bu süreçte, toplumsal dayanışma, kriz sonrası toparlanmalarda ve reform süreçlerinde etkili olmuş, örneğin 2001 krizi sonrası hızlı bir iyileşme sağlanmıştır. 2010’larda Türkiye, küresel mali durgunluklara rağmen büyümesini sürdürmüş, 2010’da %9,2 ve 2011’de %8,5 büyüme oranlarıyla dikkat çekmiştir. Bu dönemde, birlik ve beraberlik, özellikle dış şoklara karşı ekonomik dayanıklılıkta kendini göstermiştir. Örneğin, 2023’te %4,5’lik büyüme oranı, makroekonomik politikaların normalleşmesi ve toplumsal dayanışmanın kriz yönetimindeki etkisiyle desteklenmiştir. Ayrıca, cari açık 2023’te önemli ölçüde daralmış, enflasyon ise 2024’te düşüş trendine girmiştir.

Tarihsel perspektiften bakıldığında, Türkiye’de birlik ve beraberlik, ekonomik büyüme ve gelişmenin temel taşlarından birisi olmuştur. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren tarımsal üretimdeki artış, sanayileşme hamleleri, ihracata dayalı büyüme ve krizlere karşı dayanıklılık, bu dayanışmanın ürünleridir. Rakamlar, bu etkinin somut bir yansıması olarak, ulusal birliğin kalkınma süreçlerinde ne denli kritik olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak bu potansiyelin sürdürülebilirliği, politik istikrar ve ortak hedeflere yönelik sürekli iş birliğiyle mümkün olmaktadır. Bizim gibi coğrafi açıdan sıkıntılarla dolu bir bölgede yer alan ülkeler için güven, istikrar, toplumsal dayanışma ve birliktelik ruhu fazlasıyla önem arz etmektedir.

Birlik ve beraberliğimizin nice asırlar boyu sürmesi dileğiyle sizleri selamlıyor, ülkemize ve tüm dünyaya barış, huzur ve esenlikler diliyorum.

Giyasettin Eyyüpkoca