“Kültürünüz sizin markanızdır” der, “2007 Dünya Yılın Girişimcisi Ödülü” sahibi Tony Hsieh.
Kültür kavramına dönük yapılan sayısız tanımlamalar bu açıklanması güç öğenin derinliğini ispattan öteye gidememiş, her tanım ve ortaya atılan her fikir, bu olguyu daha karmaşık, daha bilinmez bir yörüngeye sürüklemiştir. Toplumların tarih boyunca sakladıkları değer ve birikimler güncel hayatımızın renkleri olarak algılansa da günümüz dünyasında kültür kavramı, pazarlanan ve değere dönüşen bir araç haline gelmiştir.
Bugün İtalyan orijinli bir üründe İtalya’nın bilimsel, sanatsal ve tarihsel geçmişinden günümüze süzülüp gelen kültürel mirasın yansımalarını görebiliriz. Amerikan ya da İskandinav menşeli olması fark etmez, her obje öyle ya da böyle o ülkenin kültürel öğeleri ile iç içe geçmiş, etkileşimde bulunmuştur. Herhangi bir ürün ya da hizmet aldığımızda aslında bir kültürün çıktısını satın almış oluyor, farkında olmadan değişiyor, dönüşüyoruz. Burada odaklanılması gereken husus, doğru kültürel niteliğin doğru ürün/hizmet üzerinde ve doğru zamanda ortaya çıkarılmasıdır. Örneğin Türk Hava Yolları’nın bu denli büyümesinde ve otellerimizin gördüğü muhteşem ilgide kültürel değerlerimizden olan misafirperverlik faktörünün etkisini göz ardı edebilir miyiz? Turizmdeki büyüme rakamlarında Türk dizilerinin kültürel etkisi yoktur diyebilir miyiz? Son yıllarda Orta Doğu pazarlarındaki inanılmaz yükselişimiz, o ülke insanlarıyla olan kültürel ve tarihsel bağlarımız denkleme konulmadan açıklanabilir mi? Elbette ki hayır. Daha bunun gibi sayabileceğimiz nice kültürel unsurlar tıpkı dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de ekonominin en önemli mihenk taşlarından birisi haline gelmiştir. Bölgemiz başta olmak üzere aslında bizler, tezgah ve raflarımıza koyduğumuz ürünlerin yanı sıra kültürel anlayışımızla harmanlanan hizmet kalitemizi, ticari tecrübemizi, samimiyet ve dostluk algımız ve tarihsel birikimimizi müşterilerimize sunuyoruz. Müşterilerimizin çoğu bizimle ticaret yapmaktan keyif aldığı kadar ülkemiz ve İstanbul’umuzun güzelliklerini görmekten de mutluluk duymaktalar. İşte tam burada kültürel ve ticari bütünlüğün entegrasyonu karşımıza çıkıyor. Bu iki etken bir araya geldiğinde ve doğru kullanıldığında büyüyor ve gelişiyoruz. Bu noktadan bakınca, ülkemizin tüm alanlarda ne kadar hassas, dengeli ve gayretli olması gerektiğini bir kez daha görüyoruz. Geleceği inşa edecek nesiller şüphesiz bugünün gençleridir. Onların elindeki güç ise maddi varlıklardan çok bu soyut ama etkili değerlerimiz olacaktır. Umuyor ve diliyorum ki değerlerine saygılı, azimli ve kültürünü esaslı bir şekilde muhafaza eden yeni nesiller, bizlerin bugün omuzladığı yükü ve taşıdığı meşaleyi çok daha yukarı taşıyarak geleceğimizi aydınlatacaklardır.
LASİAD olarak bölgemiz adına yine dinamik ve aktivitelerle dolu bir ay geçirdik. Ekonomi zirveleri, konsolosluklar ve fuarlar gibi birçok katılım ve ziyaretler gerçekleştirdik. Festival ve diğer projelerimizle ilgili toplantılar düzenleyip fikir alışverişinde bulunduk. İstanbul Ticaret Odası’nın değerli başkanı Sayın İbrahim Çağlar’ı bölgemizde ağırlayarak güncel sorunlarımız ve gelecek adına yapabileceklerimiz noktasında istişarelerde bulunduk. LASİAD olarak destek verdiğimiz ve Laleli Otelcileri olarak ilk kez katılım gösterdiğimiz EMITT Turizm Fuarı, bölgemizin beklentileri açısından ümitlerimizi yeşertmiş oldu. Yine ay içerisinde Aydın Üniversitesi ile imzalamış olduğumuz işbirliği protokolü, büyük önem verdiğimiz eğitim konusundaki eksikliğimizi gidermemize ve geleceği bilimsel yöntemlerle inşa etmemize yardımcı olacaktır.
Sözlerimi sonlandırırken, Mart ayının Laleli ve ülkemiz adına huzur ve mutluluklar getirmesi ümidiyle saygılar sunuyorum.
Giyasettin Eyyüpkoca