6 Şubat sabahı ülkemizin 10 şehrini birden derinden etkileyen ve yüzyılın afeti olarak adlandırdığımız büyük bir felakete uyandık. Böylesine geniş bir coğrafyaya yayılan ve ardında sayısız acılar bırakan bu denli güçlü bir deprem ülke olarak hepimizin yüreğini yaktı. 50 bine yakın insanımızı yitirdiğimiz bu felakette devlet ve millet olarak bütünleştik, yaraları bir nebze olsun sarabilme adına ilk andan itibaren topyekun bir biçimde harekete geçtik. Gerek ülkemizden gerekse de dünyanın birçok farklı noktasından yardıma koşup arama kurtarma faaliyetlerine katılan kahramanlar yaşadığımız acılara kurtardıkları hayatlarla bir nebze olsun su serperken memleket olarak hepimizin canı yandı. Neticede nerdeyse 50 bine yakın insanımızı bu amansız afete kurban verdik. Yakınlarını yitiren, eşinden dostundan ve evinden barkından olan insanlarımıza kelimelerle tarif edilmesi zor bu ıstırap karşısında teselli sunmak elbette ki manasız. Şüphesiz ki ateş düştüğü yeri yakıyor, sancıyı ancak canı yananlar çekiyor. Bu noktada şahsım adına sözlerimin kifayetini yitirdiğini söylemem gerek. Ancak şunu belirtmeliyim ki, Türkiye’nin köklü STK’larından birisi olan LASİAD ve Laleli olarak depremin ilk anından itibaren yardım faaliyetleri konusunda ivedilikle hareket ettiğimizi belirtmek isterim. Sağladığımız desteğin teferruatına girmekten ziyade depremi yaşayan şehirlerimizin tam anlamıyla imarı ve ihyası sağlanana kadar bu desteğimizin aralıksız süreceğini vurgulamak isterim. İnsanlarımızı asla yalnız bırakmayacak, kamu ve STK işbirliğinde Laleli olarak üzerimize düşen ne varsa sonuna kadar yapacağız. Giden canları geri getirmemiz elbette ki mümkün değildir ancak acıları azaltmak ve insanımızı bir nebze olsun ferahlatabilmek adına yüreğimizle, gövdemizle, tüm benliğimizle sürecin başından son anına kadar sorumluluk alacağımızı söylemek isterim. Zorlu zamanlar her zamankinden fazla birlik ve beraberlik gerektirir. Bizler de bu aşamada üzerimize düşen vazifenin bilinciyle hareket edecek ve şehirlerimizin eskisinden daha güçlü hale getirilmesine dek var gücümüzle çalışacağız. Sosyal ve ekonomik hayatın devamı, ülkemiz finansal sürdürülebilirliğinin idamesi ve istihdamımızın sekteye uğramaması adına Laleli’nin tüm fertleri olarak bütün gücümüzle memleketimize hizmet etmeyi sürdüreceğiz. Bu ülke bizim, bu memleket hepimizin. Birlikteliği sağlam milletlerde sevinçler paylaştıkça çoğalırken, acılarsa paylaştıkça azalır. Biz de kanadı kırılan, yüreği burkulan, bir dost eli ve kardeş tesellisi arayan yurttaşlarımızın her daim yanında olacak ve onlara desteğimizi asla ama asla inkıtaya uğratmayacağız. Bu zor günleri de devlet ve millet olarak aşıp istikbal yürüyüşümüzü duraksamadan sürdüreceğiz.
Bu vesileyle geçtiğimiz ayki yazımdan bir paragrafı tekrardan sizlerle paylaşmak istiyorum: “Ülkemizin tüm bu zorluklara karşın yükselişini, büyümesini ve birçok alandaki atılımını stabil bir biçimde sürdürebilmesi özünde topyekun bir gayrete matuftur denilebilir. Doğaldır ki girdiğiniz devasa kavga ve mücadelelerden mutlaka belirli yaralarla ve can acıtan sancılarla çıkarsınız. Türkiye geçirdiği ağır sınamalardan iradesinin gücü, birliği ve sağlam duruşuyla her daim anlının akıyla çıkabilmiş ender ülkelerdendir. Son 10-15 yılda bizim yaşadığımız şu meşakkatleri Avrupa’nın herhangi bir ülkesi yaşasaydı kim bilir belki de o ülke şu anda dünya haritasında yer almayabilirdi. Ülkemiz, kadim geçmişi, güçlü medeniyeti ve milletinin eşsiz birlik ve beraberliği sayesinde her türlü zorluğa göğüs gerebilmiş ve mücadelelerden başarıyla çıkabilmiştir.”
Bu dilek ve temennilerle sizleri selamlıyor, hem Türkiye’de hem de Suriye’deki depremde kaybettiğimiz canlara Allah (c.c.)’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Yakınlarını kaybeden insanlarımıza da sabrı cemil niyaz ediyorum. Bu zorlu günleri ve bu ağır imtihanı ülke olarak en yakın zamanda aşabilmemiz ümidiyle saygılar sunuyorum.
Giyasettin Eyyüpkoca