Ünlü sanayici ve Ford Motor Şirketi’nin kurucusu Henry Ford der ki:
“Her şeyin size karşı olduğunu düşündüğünüz anlarda şunu hatırlayın, uçaklar rüzgarla birlikte değil, ancak rüzgara karşı uçtuklarında yükselebilirler”.
Geçtiğimiz süreç kuşkusuz bizleri hedef pazarlarımızda yaşanan sorunlarla yüzleşmek durumunda bırakıyor. Laleli olarak uzun yıllardır birlikte yürüdüğümüz ve birlikte büyüdüğümüz coğrafyalar kriz, savaş, yaptırım ve ekonomik sıkıntılarla boğuşmakta. Yaşanan zorluklar bizleri doğrudan ve dolaylı birçok farklı yönden etkiliyor. Gün, bizlere yeni kural ve koşullar sunarken geçmişin doğruları yine geçmişin sandıklarına kilitlenmeli ve bir daha açılmamak üzere unutulmalı. Artık dünya ve küresel ekonomik sistemler uzun zamandır konuştuğumuz ve doğum sancılarını yıllardır hissettiğimiz yeni bir yapıya gebe. Bu yeni sistemde monopol güçler ve piyasaların majör oyuncuları yerine çoğulculuğun hakim olduğu aktif bir oyun izleyeceğimiz muhakkak. Yaşanan bu ağır krizin koşulları ise bu sürecin başladığının habercisi niteliğinde. Bu geçiş dönemini küçük hasarlarla atlatabilmek, yeni ve başarılarla dolu bir dönemin start çizgisine ulaşmak demek. Bu nedenle bu ağır aksak işleyen zamanları doğru değerlendirmek firmalarımız için önemli. Tünelin sonundaki ışık belki çok net değil ancak olaylar ve örgüler doğru okunduğunda aydınlığın ışıltıları şimdiden hissedilebilir. Yaşananlar özetle bir değişim ve dönüşümün kırılma noktası. Tüm bunlar bizim gibi mikro alanda büyük çaplı işler başaran bölgelerin politik kaymalarından çok kıtalararası çözümlemelerin ve kırılganlıkların test edildiği makro düzeyli stratejik hesaplaşmalarla ilgili. Uygulamalar ve baskılar ile ortaya konan direnç ve sonuçları tıpkı bir poker gibi kurgularla süslenmiş restleşmelerin yaşama yansımasıdır. Küresel ekonominin yıllar sonra Batı’dan Doğu’ya seyrüsefer eylemesi ve buna karşı ortaya konan çatışma ve kriz senaryolarıdır. Geleceğin geçmiş gibi olmayacağını söylememiz de bu yüzdendir. Artık yeni bir dünyaya uyandığımızın ve süreci doğru ve akılcı bir biçimde idrak etmemiz gerektiğinin adıdır değişim. Özetle dünyada değişmeyen tek şeydir değişim.
Elbette ki bizleri ilgilendiren asıl mesele, tüm bu keskin daralma ve yıkıcı zorlukların bölgemize etkileri ile ilgilidir. Şunu özellikle belirtmek ve hatırlatmak isterim ki yakın gelecekte Laleli olarak bizler, tıpkı geçmişte olduğu gibi Rusya, Ukrayna ve diğer BDT ülkeleri ile ticaretimize eskisi gibi devam edeceğiz. Hem de daha güçlü, daha etkin ve daha verimli bir biçimde. Bunu hep birlikte yaşayacak ve göreceğiz. Şüphesiz Laleli gibi proaktif bir bölge odaklandığı bu eşsiz pazarları bir çırpıda kaybedecek değildir. Ayrıca bu inanış, aklın ve fikrin matematiğine aykırı bir düşüncedir. Laleli ayakları yere sağlam basan, ticari geçmişi ve potansiyeli olan, oturmuş ve tecrübeli firmaları ile geleceğe umutla bakan bir bölgedir. Bunu böyle bilir ve buna göre yaşarsak sorunların temeline tedavi edici bir neşter vurmuş oluruz.
Burada asıl değinmek istediğim nokta ise dünyada yaşanan bu dönüşümden Laleli olarak nasıl bir ders çıkarmamız gerektiğidir. Henry Ford’un da dediği gibi rüzgara karşı hayal ettiğimiz o uçuşu nasıl gerçekleştireceğiz? İşte bunun cevabı şu iki kelimede gizli: “Pazar Çeşitlendirme”. Yıllardır üzerinde durduğumuz, fuarlar, festivaller ve alım heyeti programları yoluyla gerçekleştirmeyi amaçladığımız ve bugün yüzleşmek durumunda kaldığımız bu çözüm yöntemi geleceğin Laleli’sini inşa ederken odaklanmamız gereken asıl gerçekliktir. Bu aktiviteler krizin fırsata dönüştürülebilmesinin yegane yoludur. Şubat ayı içerisinde İTO işbirliğinde gerçekleştirdiğimiz Tahran Hazır Giyim Fuarımız ile de aslında bunu amaçladık. Bu başarılı fuar ile kendimize yeni bir vizyon ve gelecek perspektifi oluşturmayı hedefledik. Elde edilen çıktı ve sonuçlar bizlere doğru yolda olduğumuzu fazlasıyla göstermiş oldu. Artık bütün bir Laleli olarak yeni pazarlara açılma zamanının çoktan geldiğini görmeli ve bu alanda elbirliği ile çaba sarf etmeliyiz. Devraldığımız Laleli’yi daha güçlü, daha başarılı ve dünya ölçeğinde daha bilinir bir biçimde genç nesillere devredebilmek istiyorsak buna mecburuz. Laleli’de var olan bu büyük potansiyeli keşfe hazır dünyada daha milyarlarca insan olduğunu hatırladığımızda sanırım geleceğe daha mutlu ve umutlu bakabiliriz.
Bu inanç ve temennilerle sözlerimi sonlandırırken yolunuzun ve yolumuzun daima açık olması diliyor, 8 Mart dolayısıyla tüm dünya kadınlarının bu özel gününü kutluyorum. Kadınlarımızın ve analarımızın hak ettikleri değeri ve kıymeti bulacağı bir dünyaya ulaşabilmemiz ümidiyle hepinize saygılar sunuyorum.
Giyasettin Eyyüpkoca