Kaderin değişmez çizgisi

Hz. Mevlâna der ki, “her şey vaktini bekler, ne gül vaktinden önce açar, ne güneş vaktinden erken doğar, bekle, senin olan sana gelecektir”.

Çok acılar çekmiş bir milletin evlatlarıyız. Tarih yazdığımız da olmuş, tarihi ihanetlere şahit olmuşluğumuz da. An gelmiş, gaflet içinde tek bir mermi dahi atmadan yüzyıllarca hüküm sürdüğümüz şehirleri teslim etmiş, an gelmiş sırf kutsal saydığımız için uçsuz bucaksız çöllerde düşünmeden can vermişiz. Dünyaya adaleti, saygıyı, kardeşliği öğretmiş, sırtımızdan hançerleyene bile yeri gelmiş ses etmemişiz. Vardığımız toprakların insanlarını korumuş, kollamış, kimsenin dinine, diline, kültürüne dokunmamışız. Asırlar boyunca barışın, birliğin, dirliğin bekçisi olmuş, bunun için gerektiğinde canımızdan olmuşuz. Uzak diyarlardaki mazlumlara menfaat beklemeden koşmuş, acılarına ortak olmuşuz. Ne emperyalist ideallerin peşinden koşmuş, ne sinsi planların izini sürmüşüz. Hak dava uğruna at sırtında günler, aylar boyunca yol almışız. Zalime hesap sormuş, ezilenlerin daima yanında olmuşuz. Doğudan batıya, kuzeyden güneye barış ikliminin hamisi, adalet terazisinin kalkanı olmuşuz. Yenilgilerle zafere, kanlı dövüşlerle hedefe varmışız. Çağ kapatmış, çağ açmış, yeri gelmiş, tarihi baştan yazmışız. Bu asil milletin birliğinin, beraberliğinin ve kardeşliğinin gölgesinde sayısız zaferlere ulaşmışız. Sınırlarımız Afrika’nın uçlarından Asya’nın burçlarına, Avrupa’nın içlerinden enginliklere ulaşmış. Mezalime dur demiş, boynu bükülene omuz vermiş, “korkma, biz yanındayız” demişiz.

Kader çizgisi akıp giderken bazen dik bazense dalgalı olur ama varacağı yer bellidir. Bizler geçmişi şanlı bir milletin torunları olarak arada sendelemiş olsak da kader çizgisinde yol almaya devam ediyoruz. Bugün ülkemizi zora sokmaya yeltenenlerin de derdi tasası budur. Yeniden güçlenen ve büyüyen Türkiye küresel aktörleri rahatsız etmekte, oyun mecralarına çomak sokmaktadır. Afrika’nın sömürülmesine, ülkelerin harap edilmesine, gençlerin hiç uğruna sapkın ideolojiler uğruna harcanmasına “dur” derseniz elbette bunun bir bedeli olacaktır ve ülkemiz bu bedeli her anlamda ödemektedir. Ancak unutulan bir gerçek vardır ki bu da kaderin değişmez çizgisidir. Ne yaparlarsa yapsınlar bu ok hedefine varacaktır.

Ülkemize karşı Doğu Akdeniz’de kurulan planların yerle yeksan olduğu gibi Kafkasya’da oynanan oyunlar da boşa çıkacaktır. Her daim barış yanlısı olan milletimizin desteğiyle kardeş Azerbaycan’ın Birleşmiş Milletler nezdinde tanınan işgal edilmiş topraklarını geri kazanması er ya da geç gerçekleşecektir. Adalet yerini bulacak ve kader tecelli edecektir. İnsanlık onuru, hukuk ve eşitlik kavramları bunu gerektirmektedir. Bizler coğrafyamızda akan kanın ve haksızlıkların tez elden bitmesini isteyen, bunu canı gönülden dileyen bir milletiz. Attığımız her adım barıştan, huzurdan yanadır. Haksız bir biçimde 30 yıldır işgal ettiği topraklarda bulunan Ermenistan bu gerçeği bilmeli ve coğrafyada huzurun yeşermesi adına artık bu aymazlığa son vermelidir. Azerbaycan’da bir milyonu aşkın Karabağ göçmeni mazlum yurtlarına dönmeyi beklerken dünya bu gerçeği görmelidir. Unutmayalım ki, taraflı küresel güçlerin kurduğu barış masasında 30 yıl boyunca sonuç almayı sabırla bekleyen Azerbaycan’dır. Haksızlığa rağmen diplomasiyi işletmeye gayret gösteren de. Ancak gelinen noktada bölgenin şımarık çocuğu Ermenistan saldırgan tutumunu sürdürmeye devam etmektedir. İnanıyorum ki hak yerini bulacak ve Karabağ gerçek sahiplerine rücu edecektir. Türkiye artık söz dinleyen, emir alan ve bunu harfiyen uygulayan ülke değildir. Bu böyle bilinmelidir. Ülkemize karşı bitmek tükenmek bilmeyen saldırılar bu gerçeğin önüne geçmez, geçemez. Bizler bir olduğumuz ve yüreklerimiz birlikte çarptığı sürece bu kadim milletin bileği bükülemeyecektir. Bu vesileyle 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nızı kutluyor, saygılar sunuyorum.

Giyasettin Eyyüpkoca

Lasiad

Duyurular
06/03/2023
21/02/2023
12/02/2023
30/09/2022
06/08/2022
06/08/2022
02/08/2022
29/06/2022
29/06/2022
20/06/2022
20/06/2022
08/06/2022